12 Haziran 2009 Cuma

gergef

‘’gece şamdanları ve ifrit gaz kokusu
biraz oksijene muhtaç bırakıyor
beni ve her damla gözyaşında ameliê
kurutmakta bir başka okyanusu.
‘ben yunusları severim, ya sen?’
diye bir rüyadan hortlayıp gelmeli
ben o kurutulan okyanuslarda boğdum
oğlum yunusu.

oğlum yunus:
hep bir parça mavi bırakır her kadında, hep
tensel bir izdüşümden ibaret o etler, çürüyecek!
gece biter, kemik kalır.bir son türküye muhtaç
ve bir son ezginin bilekleri morarana dek
aç!..

her gezegene bir şiir fırlatıp
‘günaydın bayım, bu sabah ne kadar yalnızsınız
bu sabah ne kadar yalnız, kadınsızsınız
kabalığımı ve kalabalığımı mazur görün, ben babamın oğluyum’
diyebilecek.
benim oğlum var ya
benim oğlum büyümeyecek

annesi olmadığını sorun etmez bir erkek bebek
çünkü şöyle söylüyordu bir şâir:
‘her sevgilisinde annesini arar erkek’

o da bana hiç sormayacak
‘benim annem bir melek miydi baba?’ diye
çünkü her otuz bir çekişinde
annesinin bir orospu olduğunu anımsayacak.

gece şamdanları ve ifrit gaz kokusu
burnumun direklerinde sallanan beynelminel yalnızlığım ve
iki baba iki oğul
üç kişi
ölüyoruz...‘’u,

unutmamak için yazdım
oğlum yunusu.

Eren Okur.